12 Nisan 2011 Salı

AŞK PSİKOLOJİSİ

Gerçek aşkı ve duyguyu yaşamanın,hissetmenin yolu kişinin kendisini tanıması ve ne istediğini bilmesinden geçer.Kişilikler değişir,beklentiler farklılaşır.Birinini değer olarak gördüğünü diğeri önemsiz olarak kabul edebilir.Bu aşamada aşk ve sevgi kavramları da kişiye ve kişinin karakterine göre farklılıklar gösterebilir.Bu sebepten aşkı tanımadan kendini anlamalıdır insan.Kişiliğimiz,karakterimiz,kişisel beğenilerimiz karşı tarafı algılamamız için duygularımızı tetikler.Tetiklenen duygularımızda  bizi karşı tarafa yönlendirir.Asıl olan duygudur.Bize yön verecek,adımlar atmamıza sebep olcak şeydir duygularımız.Yeni tanımaya başladığımız birini genelde dış görünüşünün bizde bıraktığı etkiyle anlamaya çalışırız ki bu aşk için yeterli değildir.Karşımızdaki insanın derinliklerinde gizli olan şeyleri bulup çıkarttığımız zaman  adı aşktır denilebilir.Lakin bu uzun ve karmaşık bir dönemdir.Aşk ta yer,zaman,kavram,statü vb kavramlar gerçek duyguların ortaya çıkışıyla ikinci plana atılabilir.Ancak genel anlamda  aşka yönelten duygu da kişinin beklentileri  saklıdır.Beklentilerimiz duygularımızı çoğu zaman yönetir ve yönlendirir.Bu sebepten aşk  ve ego arasında doğru bir orantı vardır.Bu açıdan olaya baktığımızda ilk görüşte aşk diye birşey yokturda diyebiliriz.İlk görüştee beğeni vardır,etkilenme vardır.Karşındakinin kim olduğunu bilmeden ona bağlanmak mümkün değildir.Bu durumu  yalnızca eski Türk filmlerinde ya da bazı tv dizilerinde görebiliriz:):)Aşkı aklın desteklemesi,mantığına uydurması gerekir.İlk görüşte aşık oldum deyip bir süre sonra yaşadığı ilişkide kişi mutlu olamazsa sorun yaşar.Yaşanan sorunlarda kişinin duydularına yansır,O vakitte insan kalbinden ziyade aklını kullanır ve aşk bitmeye başlar.Aşk bir hastalıktır aslında beynin ve vicudun bütün duyularını etkisi altına alır.Beyinsel ve içgüdüsel bir dürtüdür.Gerçek aşkta ne sadece mantık vardır ne de sadece kalp.Mantık ve kalp birlikte aynı ibreyi gösteriyorsa bu aşktır.

Hiç yorum yok: